3 Nisan 2008 - Hürriyet Gazetesi
Günümüzde kadınlar estetikteki tüm trendleri yakından takip ediyor. Erkekler ise belli konularda estetik yaptırmayı tercih ediyor.
Türk erkekleri en çok burunlarının güzel görünmesini ve rahat nefes alabilmeyi istiyor. Erkeklerin ikinci en çok yaptırdığı estetik ameliyatı türü ise gözkapağı estetiği. Yaşlanma, kilo alma ve genetik nedenlerle özellikle üst göz kapağındaki düşüklükler erkeklerin hoşuna gitmiyor.
Gözkapağında hangi yaşta sorun çıkıyorsa, kadınlar da erkekler de estetik yaptırarak bu düşüklükten kurtulmak istiyor. Çünkü düşük gözkapakları insanları yaşlı gösteriyor. Yüze de üzgün ve yorgun bir ifade veriyor.
GÖZ ÇEVRESİNDEKİ DOKU FITIKLAŞIYOR
Gözkapağı sorunları belli bir yaşla derinin esnekliğini kaybetmesiyle ortaya çıkıyor. Gözün etrafındaki yağ dokusu dışarı doğru fıtıklaşarak torbalaşıyor. Ayrıca gözün etrafında mimik hareketleriyle birlikte ince kırışıklar oluşuyor. Bazı kişilerde deri sarkmaları kişisel birtakım özellikler nedeniyle daha fazla oluyor. Genetik yapı ’kapaklı yapılar’ olarak adlandırılan bu özel gözkapağı tipindeki insanları yaratıyor. Kolajen lifleri kendini bıraktığından bu durum ortaya çıkıyor. Bütün bunlarla deri fazlalığı oluşuyor. Derinin fazla olan kısmını çıkarmak gerekiyor.
BOLLAŞAN DERİ VE FAZLA KAS DOKUSU ÇIKARILIYOR
Üst gözkapağındaki sarkmaları önlemek amacıyla yapılan ameliyatlarda, fazla deri ve kas dokusu, yağ dokusuyla birlikte çıkarılıyor. Ancak burada çok hassas bir cerrahi uygulamak gerekiyor. Bu ameliyatlarda gözün anatomik yapısını bozmamaya büyük özen gösteriyoruz. Ameliyat sırasında germe işlemi değil toparlama işlemi yapıyoruz. Çünkü gözkapağı gerginliğe toleranslı bir organ değildir, orijinal yapı bozulur, göz açık kalır.
Bu bölgede septum dediğimiz bir yapı vardır. Yağ dokusunun fıtıklaşmasını önleyen bu yapıları sağlamlaştırıp sıkılaştırıyoruz. Deri fazlalığını çıkarma işleminden sonra gözkapağını dikiyoruz. Bu dikişin de gözün çukur kısmında kalacak şekilde planlanmasına büyük özen gösteriyoruz. Bu ameliyatlarda çok ince ölçülere dikkat edilmesi gerekir. Bu nedenle hastanın otururken, ayaktayken ve yatar duruşlarına göre gözkapağının kapanmasına bakıp bazı muayeneler yapıyoruz. Yerçekimi gözkapağına belli bir ivme verdiğinden bütün planları ona göre ayarlıyoruz. Ama bunu planlarken de hasta yattığında gözün açık kalmaması gerekiyor. Birçok kez bunun ölçümlerini kontrollerini ameliyat öncesinde yapıyoruz. Çünkü iyi bir cerrah, iyi bir terzi gibi, üç defa ölçer bir defa biçer. Ameliyatta geri dönüş olmadığından, anatomik yapıları bozmadan planlamak gerekiyor. Bunun için ameliyat öncesi ölçümler ve iyi planlama, iyi bir ameliyatın ilk şartıdır.
Üst gözkapağına yönelik operasyonların dışında, alt göz kapağında da estetik işlemler yapılıyor. Bazı kişilerin göz altında oluşan torbalar çok rahatsız edici oluyor. Yerçekimi gözkapağını o kadar zorluyor ki göz etrafındaki yağ tabakasının dışarı doğru fıtıklaşması sorunu ortaya çıkıyor. Yağ tabakası dışarı doğru fıtıklaşırken, bunun önündeki kas yapısı da gevşer, dışarı doğru fıtıklaşır. Aynı zamanda deri de şişlikle birlikte daha geniş bir şekilde büyümüş olur. Bu ameliyatta da amaç bu torbaların, fıtıklaşmaların, yağ pakelerinin alınmasıdır. Orada zayıflaşmış olan dokunun sağlamlaştırılması, gerekirse fazla büyümüş ve gevşemiş olan kas yapısının düzeltilmesiyle yapılan bir ameliyattır. Deri fazlalığının da çok dikkatli bir biçimde alınması, deri yapısının güçlendirilmesi, daraltılması gereklidir. Göz yapısını bozmamak lazımdır. Alt göz kapağı üst göz kapağına göre daha hassas bir yapıya sahiptir.
FAZLA YAĞ ALINIP LAZERLE SIKILAŞTIRILIYOR
Alt göz kapağı üst göz kapağına göre daha hassas bir yapıya sahiptir. Bunun için gevşemiş olan alt gözkapağı derisini alırken, çok dikkatli davranmak gerekiyor. Yarım milimetre fazla çıkarılan ya da göz kapağını yarım milimetre aşağı çekecek bir hareket tüm göz yapısını bozacaktır.
Bir başka alt göz kapağı ameliyatı yapma şekli de göz kapağının iç kısmından artmış fıtıklaşmış yağ tabakasını almak, dıştaki deri dokusunu sıkılaştırmak için bu bölgeye lazer uygulamaktır. Bu yöntemi son on yıldır kullanıyoruz.
Göz kapağında torbalar alındıktan sonra buradaki bollaşmış fazla deriyi düzeltmek ve buradaki gevşek yapıyı sıkılaştırmak amacıyla lazer kullanmak gerekiyor. Bu yöntemle gözün şekli hiçbir şekilde değişmeden eski göz yapısıyla ameliyat sonrası sonuca ulaşması hedeflenir. Bunun da bir dezavantajı var. Bu çeşit lazerler kullanıldığında iyileşme sürecinde kızarıklık ve geçici de olsa renk farkı oluşabilir. Kapatıcı makyaj ile bu izler gizlenebilir ve hasta sosyal yaşamına dönebilir.
Göz torbaları zaman içinde tekrar eder ama kiminde 8 yıl kiminde 15 yıl gibi bir süre olabilir. Bu ameliyat sırasında zaman içinde gözkapağını her iki tarafındaki bağların da gevşemesi söz konusu olabilir. Eğer göz kapağının yan bağlarının bulunduğu yerde gevşeme varsa, göz yapısını bozmamak için bu yapının da sağlamlaştırılması lazım. Kantopeksi dediğimiz bir ameliyat yöntemiyle bu problem giderilebilir. Yapılmazsa hastanın gözkapağı aşağı doğru hareketlenir. Bunun için gözkapağının yerçekimine direncini ölçen özel bir test yapılır, testin sonucunda gerekirse kantoplasti tekniklerini uygulamak gerekir.
Sakla yağını gelir zamanı
Kök hücre tedavileri günümüzde her alanda olduğu gibi estetik ve plastik cerrahide büyük ilgi görüyor. Bunun en önemli nedeni, "liposuction" işlemleri sonrası atılan yağ dokularının, kök hücre bakımından son derece zengin bir kaynak olduğunun bilimsel olarak da ispatlanması.
Günümüzde dünyada bazı merkezlerde, yağ dokusu laboratuvar ortamında işlenerek kök hücre bakımından zenginleştirilmiş bir kokteyl haline getirilerek uygulanıyor. Elde edilen sonuçların da başarılı olduğu bildiriliyor. Kök hücre kokteylleri özellikle yaşlanmaya bağlı doku kaybı ve cilt problemlerinde, kırışıklıkların giderilmesinde son derece başarılı. Bu yöntemlerin en büyük avantajlarından birisi de yapay malzemeler yerine, kişinin kendisinden alınan doku ve hücreler kullanıldığı için doku reddine bağlı immünolojik problemlerin yaşanmıyor oluşu. Alınan yağ dokusu steril laboratuvar ve ameliyathane şartlarında işlenerek aynı gün naklediliyor. Yöntem konuda uzmanlaşmış merkezlerde uygulanabiliyor. Kök hücre kokteylinin 3 saat içerisinde işlenerek kişiye nakledilmesi sağlanıyor.
International Hospital Tüp Bebek Merkezi Embriyoloji Uzmanı Necati Fındıklı
Güneş koruyucu krem benlerin artmasını önlüyor
Halk arasında "ben" diye bilinen "nevus"ler deriye rengini veren melanosit olarak adlandırılan hücrelerden farklılaştığı düşünülen yapılardır. Benler değişik görünümde olabilir. Genellikle yuvarlak veya oval, açık veya koyu kahverengi, deri seviyesinde veya deriden kabarık görünümde olabilirler. Aynı hastada farklı tipte benler bir arada olabilir. Benler doğuştan itibaren bulunabilmekle birlikte, genellikle güneşin etkisi ile ilerleyen dönemde ortaya çıkarlar. Vücudumuzda bulunan her kahverengi leke ben değildir, ayırımın yapılabilmesi için mutlaka dermatolog tarafından muayene edilmesi gerekmektedir.
Klasik sonradan olma benlerin hepsinin mutlaka çıkartılmasına gerek yoktur. Özellikle kanser oluşumu olasılığı bulunanların çıkarılması önerilmektedir. Kanser şüphesi olmayan benler de kozmetik amaçla çıkarılabileceği gibi, bulunduğu yer itibariyle sık travmaya uğrayan veya izlenmesi zor olan benlerin de çıkarılmaları yeğlenebilir.
Acıbadem Sağlık Grubu Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahu Birol