6 Ekim 2008 - Hürriyet Gazetesi
Hekimler estetik cerrahi uygulamalarında yüzü bir bütün olarak ele alıyor ve yüzün tüm unsurlarıyla uyumlu hale gelmesini sağlamak için "Profiloplasti" ameliyatları yapıyor. Bu ameliyatlar hoş bir profilin ötesinde, anlamlı ifadesi olan bir yüz yaratmayı hedefliyor.
Profiloplasti kapsamında, burun, çene, alın ve elmacık kemiklerini kapsayan işlemler yapılıyor. Burada "altın oran" dediğimiz nokta göz önüne alınıyor. Yani alın-burun-çene üçgenindeki bölgenin yaklaşık 1/3 oranında birbirine yakın dengede olmasına dikkat ediliyor. Bu da burun ameliyatında bu oranlara dikkat edip, birbirleriyle ilişkilerini düzenlememizi gerektiriyor.
Çünkü burun estetiği yapıyorsak, alın veya çene ucunun fazlalığı veya eksikliği, yapacağımız yeni burnun istendiği biçimde görülmesini engelliyor. Yani burun daha büyük veya daha küçük hissediliyor. Bundan dolayı plan yapılırken hasta ile konuyu enine boyuna tartışıp karar vermek gerekiyor. Ayrıntıların önceden hastayla konuşulması, operasyon sonrasındaki olası hayal kırıklıklarını da önlüyor.
Bu işlem, ameliyat esnasında hafifçe çene ucunu törpülemek ya da burundan ameliyat esnasında çıkan ve atılacak olan parçacıkları çene ucuna yerleştirmek biçiminde olabiliyor. Bu durum ameliyat sırasında cerrah için ayrıca bir zaman gerektirmiyor. Bu oransal yaklaşım, yaptığımız estetikten daha mükemmel bir sonuç almamızı sağlıyor. Böylece hem daha doğal bir estetik sonuç çıkıyor hem de hastanın kendi dokusunun kullanılması önemli bir avantaj sağlıyor.
Profiloplasti her zaman bu denli kolay olmuyor. Destek için vücudun başka yerlerinden doku transferleri veya sentetik implantlar kullanmak da gerekebiliyor. Bazen de ağır çene ameliyatlarına ihtiyaç duyuluyor. Bir kez daha altını çizmemiz gerekir ki; hasta tüm bu konular hakkında detaylı olarak bilgilendirilmeli ve karşılıklı olarak tartışılmalıdır. Profiloplasti kapsamında burun estetiği yaparken, bazen alt çenede de işlemler yapmamız gerekebiliyor. Burada sorun çene ucunun az ya da geride gelişmesinden kaynaklandığından, çene ile burnun oransal durumunu göz önünde bulundurularak estetik yapmak önem taşıyor.
Çene ameliyatlarında, ağız içinden girilerek özel maddelerden yapılmış implantlar yerleştirilebiliyor. Ya da kişinin kendi dokusu enjekte edilebiliyor. Bu doku, karın, kalça gibi bölgelerden ya da liposuction, meme küçültme gibi ameliyatlardan arta kalan dokulardan elde ediliyor. Eğer alın ve elmacık kemikleri üzerinde de düzeltmeler yapmamız gerekirse, uygun tipte doku maddeleri yerleştirebiliyoruz.
Yüze ilk bakıldığında en dikkat çeken organların başında burun geliyor. Ülkemiz plastik cerrahları bu konuda hem çok şanslı, aynı zamanda da çok tecrübeli. Asistanlığım ve sonrasında hocalarım Dr. Namık Baran ve Dr. Onur Erol ile çalışırken burun ameliyatı yapmadığımız bir günümüz geçmezdi. Hatta günde 4-5 burun ameliyatı yaptığımız çok olmuştur. Günümüzde de burun estetiği sayılarında herhangi bir azalma olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
TÜRKİYE’DE BURUN YAPISI KALIN
Toplumumuzun genelinin kalın ve yağlı bir cilt dokusuna sahip olduğunu söylemeliyim. Bu yapı, estetik burun ameliyatı için pek avantajlı sayılmaz. Kendine göre problemler yaratabilen, iyileşmesi ve şişliklerinin geçmesi uzun süren bir yapıdır bu... Bu yapıyı yakından tanıyan ülkemiz plastik cerrahlarının avantajı işte bu tecrübeden kaynaklanıyor.
Bilgisayar çıktısından burun modeli göstermek yeterli değil
Estetik yaptırmak isteyenlere, tüm incelemelerimizi tamamladıktan sonra özel bir bilgisayar programı kullanarak operasyon sonrası için tahmini bir görüntü oluşturuyoruz. Ancak sadece bu yeterli değil. Hastaya yapabileceğimize en yakını göstermemiz gerekiyor ve bunun daha üstünde bir beklentiye girmesine neden olmak doğru bir yaklaşım değildir.
Estetik operasyon yaparken burnu, alnın ve çenenin burunla olan orantısını çok iyi değerlendirmek lazım. Biz buna "profiloplasti" diyoruz. Böylece yüzü tüm elemanlarıyla değerlendiriyoruz. Tabii operasyon öncesinde neler yapacağımızı hastayla da tartışıyor, onun isteklerini de dinliyoruz.
Birden fazla burun estetiği geçiren hasta sayısı azaldı
Üst üste burun estetiği geçirenler, eskiden daha çoktu. Ancak Türkiye estetik cerrahide çok iyi bir yere geldi. Estetiğin birçok branşında iyiyiz ama burun estetiğinde hepsinden iyi durumdayız. Özellikle toplumsal özellik taşıyan burunlar açısından çok başarılı ameliyatlar yapılıyor.
Bizim burun estetiğinde en büyük amacımız, bakıldığında estetikmiş gibi durmayan doğal bir burun yaratmak, ayrıca hastanın rahat nefes alabilmesini sağlamaktır. Eğer burunda fazlalıkları alıyorsak, ama eksik yapılar varsa ve tamamlamıyorsak, burun iyileşirken şekil değiştirebilir. Halkın "burun düşmesi" diye tarif ettiği bu değişikliği önlemek amacıyla eksik yapıları da ameliyat sırasında mutlaka tamamlamak gerekir.
Annelere sütlerini artırma formülleri
Doğumdan sonra tüm anneler, bebeklerini doğru bir şekilde beslemenin yollarını arıyor. Annelerin sütlerini artırabilmelerinin yolları var. İşte bazı öneriler:
- Hızlı kilo vermeyi vaat eden diyet ve ilaçları uygulamayın.
- Sütünüzü artıran en önemli besin sudur. Günde en az 2,5-3 litre su içmelisiniz, çünkü sütün önemli bir kısmı sudur.
- Kalsiyumdan zengin olan süt, yoğurt ve peyniri düzenli olarak tüketin. Her gün 1 adet yumurta veya 1 porsiyon etli sebze ya da kurubaklagil yemeği yemeye özen gösterin.
- A vitamininden zengin havuç, yeşil yapraklı sebzeler, kayısı gibi besinleri, beslenme programınızda bulundurun.
- Vitamin deposu olan taze sebze ve meyveleri her gün düzenli olarak tüketin.
- Tükettiğiniz yiyeceklerin besleyici değerini korumak ve anemiyi önlemek açısından, yemeklerinizle çay içmeyin.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak - Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Yaşlanmayı hızlandıran 5 neden
-Güneş, kozmetik, beslenme alkol-sigara, stres
-Yaşımızın ilerlemesi kadar, hayatımız boyunca karşılaştığımız çevresel faktörler de dış görünümümüzü etkiliyor.
Bu etkenler arasında şunlar yer alıyor:
- Güneş ışınlarına maruz kalma miktarı
- Kullanılan kozmetik ürünler
- Beslenme şekli
- Alkol ve sigara kullanımı
- Duygusal stres
Tüm bu etkilerin ortak sonucu olarak da yüzde "yaşlanma" başlıyor. Yaşlanma sürecinde hem cilt ve yağ tabakası gibi yüzün yumuşak dokuları hem de iskelet yapısında şu değişiklikler görülüyor:
- Cilt elastikiyetinde kayıp
- Çizgi ve kırışıklıklarda artış
- Cilt altı yağ dokusunda azalma
- Gevşemeye bağlı cilt altı yağ dokusunda sarkma
- Yüzün iskelet yapısında orta ve alt kısımlarının yüksekliğinde azalma
- Yüzün genişliğinde hafif bir artma
- Çene ucunda belirginleşme
- Elmacık kemiklerinde belirginleşme
- Yüz derinliğinde artma
Estetik, Plastik ve Rekonsktrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Halil İbrahim Canter - Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.