Kellik artık kader değil

2 Ağustos 2010 - Hürriyet Gazetesi

Saç dökülmesi eskiden bir kaderdi. Çünkü bilimsel anlamda bu süreci değiştirecek bir şey yapılamıyordu. Oysa günümüzde uygulanan gelişmiş yöntemler sayesinde saçsızlık kader olmaktan çıktı.

Saç ekim yöntemleri hızla gelişirken, saçsızlık kozmetik ürünler aracılığıyla çok istismar edilen bir konu haline geldi. Saçsızlık bir kader değil doğru, ancak bu kaderi değiştirmek için bilim dışı yollara sapmamak gerekiyor.

Saç telleri, saç kökündeki “saç üretici hücreler” tarafından oluşturuluyor. Bu hücrelerin ne kadar süre üretim yapacağı ve kaç yıl canlı kalacağı, daha kişi doğduğunda belli oluyor.

Saç üretici hücrelerdeki genler, anne-babadan alınan özelliklere göre şifreleniyor. Bu şifreler ömür boyu da değişmiyor. “Androjenik alopesi” dediğimiz erkek tipi saç dökülmesinin temel sebebi, saç üretiminin genetik şifrelerle ilgili olarak sona ermesi. Zamanı gelince genlerden “üretimi durdur” mesajı alan saç üretici hücreler, üretime son veriyor.

 

KOZMETİK ÜRÜN, GENETİK ŞİFRELERİ DEĞİŞTİREMEZ

Eczanelerde ve marketlerde saç dökülmesini geciktirdiği, önlediği, hatta yeniden saç çıkardığı iddia edilen pek çok şampuan, losyon, ampul satılıyor. Bunlar, bahsettiğimiz genetik şifreleri değiştiremeyecekleri için, aslında “erkek tipi saç dökülmesi” karşısında neredeyse etkisizler.

Gelelim söz konusu sorunda kesin çözüm sağlayabilen saç ekimi işlemine...

Saç ekimi, dökülmemiş bölgedeki saç tellerinin özel tekniklerle alınıp, saçsız bölgeye taşınmasıyla gerçekleştiriliyor. İki tip saç ekimi yöntemi var: FUT ve FUE...

FUT tekniğinde ense bölgesinden şerit şeklinde bir saçlı deri bölgesi çıkarılıyor ve burası dikilerek kapatılıyor. Bu şerit üzerindeki saç üniteleri de kesilerek ayrılıyor ve saçsız bölgede açılan kanallara naklediliyor.

Operasyon süresi daha kısa oluyor ancak şerit çıkarılan bölgede bir iz kalıyor.

Daha yeni olan FUE tekniğinde ise saç üniteleri özel bir motor yardımıyla tek tek toplanıyor. Gruplandıktan sonra sorunlu bölgeye naklediliyor. Operasyon süresi daha uzun olmasına rağmen herhangi bir iz kalmadığı için tercih sebebi...

Saç telleri köklerden tekli, ikili, üçlü ya da daha kalabalık gruplar halinde çıkar. Bu üniteler tek tek toplandığında, greft adını alır. Bir greft bir saç teli anlamına gelmez. Her bir greftte ne kadar fazla tel bulunursa, hasta o kadar fazla saç teli nakli yaptırmış olur. Yani bu durum saç ektiren kişi için bir avantajdır.

 

SAÇ EKİMİ SIRASINDA HİÇBİR ACI DUYULMUYOR

Saç ektirecek kişilerin sık sorduğu soruların başında, işlem sırasında ağrı duyup duymayacakları var.

Operasyon lokal anestezi altında gerçekleştirildiğinden ağrı duyulmaz.

Saç ektirecek kişiler, saç ekiminden sonraki aşamayı da merak ederler. Bu dönemde saçlarının dökülüp dökülmeyeceğini sorarlar. Ekilen saçlar ilk aşamada tamamen dökülür. Ancak 3-6 ay arasında tekrar çıkmaya başlar ve bunlar ömür boyu kalıcı olur. Çünkü ekilen saçlar, başın arka tarafından alınmaktadır ve bu bölgedeki saç üretici hücreler ömür boyu üretmeye programlıdır.

 

OPERASYON SONRASINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİ

Kişi yeni çıkan saçlarını istediği gibi tarayabilir, fön ya da jöle ile şekillendirebilir. Saç ekiminden sonra hasta aynı gün evine gidebilir.

Hassas ciltli kişilerde ilk birkaç gün alın bölgesinde şişlik görülebilir. Buz uygulaması buradaki ödemi azaltmada etkilidir. 1-2 gün sonra ilk saç yıkaması yapılır. Kişi ilk yıkamadan sonra işine dönebilir.

Operasyondan sonra ilk ay güneşlenme, solaryum, ağır egzersiz önerilmez.

Bir de unutmamak gerekir ki, saç ekiminin mutlaka estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı gözetiminde ve hastane ortamında yapılması şarttır.

 

KAŞ DA EKTİRİLEBİLİYOR

Saç ekimi teknikleri sadece erkekler için değil, saç seyrekliği görülen ya da saç kaybı olan kadınlarda da etkili... Ayrıca kaş kaybı veya kaşında iz olan kişiler de bu yöntemle tedavi ediliyor.

Siz Sorun Nuri Soysal Cevaplasın

Adres
Valikonağı Caddesi Gündoğdu Apt. No: 43 Daire: 1
Nişantaşı / İstanbul

Telefon
+90 (212) 234-5492  / +90 (212) 234-5428

Faks
+90 (212) 291-8014

Yasal Uyarı

Web sitemizde aktarılan bilgiler genel bilgilendirme ve bilinçlendirme amacıyla düzenlenmiş olup, kesinlikle teşhis ve tedavi yerine geçmez veya bunları tamamlayıcı uygulamalar olarak öngörülemez. Hasta gereksinmeleri ve sorunları mutlaka muayene ve konsültasyonlar sonucunda hastayla mutabık kalınarak oluşturulur.